Kardeşlik Akdeniz'e uzanacak! Enerji Bakanlığı'ndan Şam'a heyet gidiyor
Türkiye, Akdeniz'deki dengeleri değiştirecek stratejik bir adım için harekete geçti. Enerji Bakanlığı'ndan bir heyet, Suriye'ye giderek iki ülke arasında iş birliği görüşmeleri yapacak. Libya ile yapılan deniz yetki anlaşmasına benzer bir adım, Suriye ile de gündemde.
Türkiye, Libya'da olduğu gibi yeni Suriye hükümeti ile deniz yetki anlaşması yaparak Akdeniz'de dengeleri değiştirmeye hazırlanıyor.
Ulaştırma Bakanı Uraloğlu, Suriye'deki geçiş hükümetiyle hava, kara, demiryolu ve denizyolu ulaşımı alanında çalışacaklarını belirterek, "Deniz Yetki Anlaşması da gündeme gelecek" dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Anadolu Yayıncılar Federasyonu Programı kapsamında gazetecilerin sorularını yanıtladı:
ŞAM VE HALEP HAVALİMANI: 5 tane havalimanı var Suriye'de. 2 tane havalimanı daha ön plana çıkmış ve son zamanlara kadar da işletilen havalimanları. Şam ve Halep. Şam Havalimanı'nda geçen sene 100 bin civarında bir yolculuk olmuş. İstanbul Havalimanı'nın işte 5-6 saatlik seyahat trafiği. Halep'te 50-60 bin civarında bir seyahat olmuş. Bir ekip gönderdik. Şam ve Halep havalimanlarında gerekli tespitleri yaptık. Bir kere hiçbir radar sistemi yok. Bizim cep telefonlarından takip ettiğimiz hava radar uygulaması var. Düşünün o cep telefonu aplikasyonundan yönetmeye çalışıyorlarmış.
SİSTEM ÇÖKMÜŞ: 1990'lardaki tüplü bilgisayarlar havalimanlarında kullanılmaya devam ediyor. X-ray cihazları, dedektörler hiçbir şey yok. Pistlerde ciddi eskimeler var ve şu anda oradaki ilk yapılan Şam ve Halep seferi tamamen pilotların inisiyatifiyle yapılmış. Yani görerek, şartlarda hiçbir sistem olmaksızın yapıldı, onun için arkadaşlarımız bir tespit yaptı. Bir eylem planı hazırladık.
TREN AĞINA DESTEK
DEMİRYOLLARI: İlk etapta Şam Havalimanı'nı ayağa kaldırma ile ilgili Devlet Hava Meydanları İşletmesi ile vaziyet alacağız. Orada Türkiye'den çıkıp Hicaz'a kadar giden demiryollarının parçaları var. Oralarda belli bir bütünün parçaları olarak uzun zamandır çalıştırılmadığını biliyoruz. Hızlıca tespiti yapıp demiryolu bütünlüğünü yine Şam'a kadar ilk etapta sağlama ile ilgili bir vaziyet alacağız. 2009-2010'larda oraya yolcu trenlerini uğurlamışız. Bir yolculuk yapmışız. Orada bir altyapı var.
M4-M5 KARAYOLU: M4 karayolu hem M5 karayolu hep konuşuldu. Yani bir karayolu ülkenin siyasetinde bu kadar etki edebilecek durumda. Onlara bir vaziyet ediyoruz ama Türkiye'nin operasyon yaptığı bölgeleri zaten biliyoruz ve oralarda da birçok iş yaptığımızı söylemek isterim, özellikle karayolları noktasında. Karayolları Genel Müdürlüğümüzün eliyle olsun. Yine Milli Savunma Bakanlığımızın eliyle olsun. Orada birçok iş yaptığımızı birçok yıkılan köprüleri tamir ettiğimizi söyleyebilirim.
İLETİŞİM 30 YIL GERİDE
HABERLEŞME: Suriye haberleşme noktasında Türkiye'nin 20-30 yıl gerisinde. Birçok noktada cep telefonu ile iletişimin sağlanamıyor. Bunlarla ilgili gerekli tespitleri yapacağız. Suriye'nin parasının Rusya tarafından basıldığını biliyor muydunuz? Düşünün bir ülkenin parasını bir başka ülke basıyor. Şu anda Afrika'da birçok ülkenin de benzer konumda, bazı gelişmiş ülkelerin onların paralarını basıyor. Türkiye bu noktada da muhtemelen oraya bir destek verecek.
LİMANLAR: Suriye Akdeniz'e açılan önemli bir kapı. Limanlarının neredeyse hiç gelişmediğini biliyoruz. Oralara muhtemelen belli yatırımların yapılması noktasında gayretlerimiz olacak. Tabii bir 'Deniz Yetki Anlaşması yapalım' diye Doğu Akdeniz'deki çıkarlarımızın korunması ve Mavi Vatan konusunda günü geldiğinde orada ilgili kurumlarımız vaziyet alacaktır. Ticaret noktasında esasında Şam'ın Suriye'nin bir tarihi var, onu yeniden canlandırma adına biz de elimizden geleni yapacağız.
PETROL VE HİDROKARBON: Deniz Yetki Anlaşması hem Suriye'nin hem Türkiye'nin etkinlik ve yetkinliğini artıracak. Oradaki petrol ve hidrokarbon arama noktasında uluslararası hukuku da dikkate alarak her türlü yetkiyi 2 ülke olarak paylaşmış oluruz ya da genişletmiş oluruz. Tabii orada öncelikle bir otoritenin kurulması lazım. Bakın orada memurların maaşlarının verilmesi lazım. Silahlı grupların silah bırakması ile ilgili gündem var, bu kesinlikle gündemde olur ama bugünün gündemi olduğunu söylersek çok doğru olmaz.
KALKINMA YOLU PROJESİ: Kalkınma yolu projesi çerçevesinde Irak'ın Fav Limanı bu yıl açılacak. Bu yol 1200 km'lik bir yoldur. Irak yönetimi ile Kuzey Irak yönetimi arasında bir görüş ayrılığı var. Kalkınma yolu projesi Suriye'den geçebilir olmalı.
ENERJİ BAKANLIĞI'NDAN ŞAM'A HEYET GİDİYOR
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Kabine Toplantısı'nın ardından Suriye ve Lübnan'a yönelik elektrik altyapı desteği sağlanacağını belirtti. Bayraktar, "Enerji Bakanlığı'ndan bir heyet en yakın zamanda Suriye'ye gidecek, elektrik ve enerji altyapısında incelemelerde bulunacak, işbirliği ve yardım konuları ele alınacak. Ülkede enerjiyle ilgili öncelikli sorun elektrik, bunun sağlanması için formül üretilecek. Geçtiğimiz hafta Lübnan Başbakanı Necip Mikati de elektrik konusunda sıkıntılar yaşadıklarını söyledi. Lübnan için de önümüzdeki süreçte elektrik akışı konusunda çalışmalar yapılabilir" dedi.
İKİ DOST DEVLET DE KAZANACAK
Topkapı Üniversitesi Deniz Siyaseti ve Stratejileri Merkezi Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, yeni Suriye Hükümeti ile imzalanması planlanan "Deniz Yetki Alanı Anlaşması"nın Türkiye'ye neler kazandıracağını AKŞAM'a anlattı. Anlaşmanın 'yan sınır' olarak değil 'karşılıklı kıyı' esasına göre yapılması gerektiğini belirten Yaycı şunları söyledi: "Anlaşma Libya'daki gibi 'karşılıklı kıyı' esasına göre yapılırsa Türkiye deniz hukukunun temel sınırlandırma prensipleriyle Suriye ile yapacağı anlaşmayla Karpaz Burnu'nu çevreleyen çok önemli bir deniz alanı kazanacak. Bu alan 7 bin 660 kilometrekare büyüklüğünde. Böylece Rumların adanın doğusunda Türkiye'nin ve KKTC'nin haklarını hiçe sayan münhasır ekonomik bölge sahibi olduğu iddiası da tarihi ve hukuki bir çöpe dönelecektir. Suriye bu anlaşmayla Rumların teklif ettiği deniz alanından yüzde 20 daha fazla alanı kazanacak. Böylece zengin doğal gaz ve petrol yataklarının olduğu tahmin edilen alan hukuka uygun bir şekilde iki dost devlet tarafından paylaşılacak. Dünyanın en değerli deniz mahsullerinden Türk balıkçılar da yararlanacak."