ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten 'terörsüz Türkiye' mesajı: Pazarlık ve taviz süreci yok

AA - | Son Güncelleme Tarihi:
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten 'terörsüz Türkiye' mesajı: Pazarlık ve taviz süreci yok

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, hedeflerinin terörsüz Türkiye olduğunu dile getirdi. Çelik, "Bazı devletlerin bölgedeki terörün sona ermemesi için bir takım vekil güçlerle yapacakları sabotajlara karşı da teyakkuz halindeyiz. Verilen bir taviz yoktur. Adlarımız farklı olsa da hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bundan hem biz hem bölgedeki ülkeler kazançlı çıkacaktır." ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Sayın Cumhurbaşkanı'mız MYK toplantımızın başlangıcında yaptığı konuşmada, terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için yürütülen çalışmalara gerekli titizlik ve özenin gösterilmesinin altını bir kez daha çizmiştir." dedi.

Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Tüm vatandaşların, İslam dünyasının ve özellikle Gazze halkının ramazan ayını tebrik eden Çelik, Gazze'de zor koşullarda, enkaz içinden yansıyan iftara hazırlık görüntülerinin, en zor koşullarda bile inandığı değerlere en güçlü şekilde bağlı olan bir halkın bütün dünyaya nasıl bir insanlık dersi verdiğini bir kez daha gösterdiğini söyledi.

Çelik, Gazze'deki bu tablonun, eldeki nimetlerin değerini bilme ve zor koşullarda inancın nasıl ayakta tutulduğunu gösterme bakımından büyük ibretler barındırdığını belirtti.

MYK'da Teşkilat Başkanlığı, Kadın Kolları Başkanlığı ve Gençlik Kolları Başkanlığının ramazan ayında yapılacak etkinliklere ilişkin sunum yaptığını ifade eden Çelik, Teşkilat Başkanı Ahmet Büyükgümüş koordinasyonda ülkenin her bölgesinde vatandaşlarla beraber olabilmek için bir eylem planı hazırlandığını aktardı.

Çelik, eylem planının Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onayına sunulduğunu, ramazanın en bereketli şekilde vatandaşlarla geçirileceğini ifade etti.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE

"Terörsüz Türkiye" hedefine ulaşmak için ortaya çıkan durumla ilgili değerlendirmeleri hassas bir şekilde yaptıklarının altını çizen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bütün bir süreci, çok yakından takip ediyoruz. Terörsüz Türkiye ile ilgili Türkiye içinden, siyasetin kahir ekseriyetinin verdiği mesajlar, dünya açısından anlamlı bir referans kaynağı olmuştur. Türkiye'nin hem kendi içinde Türk-Kürt kardeşliğini hem de Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni hepsinin birlikteliğini daha da pekiştirme anlamında iç cepheyi güçlendirme başlığıyla verdiği mesaj, hem bölgede terör örgütlerinin bölge halklarına karşı birtakım emperyalist projeler tarafından kullanılmasını engellemek için terörsüz Türkiye hedefi çerçevesinde ortaya koyduğu yaklaşım ki bunun devamı doğal olarak terörsüz Suriye, terörsüz Irak şeklinde, bütün bir bölgeyi, bütün Orta Doğu'yu kapsayacak bir vizyonun aslında çekirdeğidir. Türkiye açısından bir terör istemediğimiz gibi Irak açısından Suriye açısından, bölgedeki kardeş ülkeler açısından da herhangi bir şekilde terör tehdidi ve terör oluşumlarının istikrarsızlaştırıcı tutumlarını istemediğimizi ve kabul etmediğimizi de bu şekilde ortaya koymuş oluyoruz."

Bu konuda benimsenen ilkelerin çok açık ve net olduğuna dikkati çeken Çelik, "Silahların terör örgütü tarafından bırakılması, terör örgütünün lağvedilmesi ve tabii ki terör örgütünün Irak ve Suriye'deki bütün unsurlarıyla, uzantılarıyla, şubeleri ile feshedilmesi. Adına ister PKK ister PYD ister YPG densin, ister başka bir şemsiye altında SDG densin bütün bu terör yapılarının bölgenin bir istikrarsızlaştırıcı unsuru olmaktan çıkarılması, bizim buradaki temel yaklaşımımızdır." diye konuştu.

"BÜTÜN BU SÜREÇLERLE İLGİLİ ÇOK GENİŞ VE DERİN BİR TECRÜBEMİZ VAR"

Ömer Çelik, öteden beri bütün bölgede, Türkmen, Arap ve Kürtler arasındaki kardeşliğin daha da güçlenmesi için güçlü bir kardeşlik siyaseti ortaya koymaya çalıştıklarını dile getirdi.

Terör örgütlerinin, bölge halkları arasına duvar örmeye çalışan bir takım projelerin aracı olduğunu vurgulayan Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bölgede, Kürt kardeşlerimizin herhangi bir terör örgütü tarafından baskı altına alınmasına karşı çıktığımız gibi aynı zamanda şunu da ifade ettik; herhangi bir devlet ya da o devlete bağlı bazı vekil unsurlar, birtakım vekalet savaşları çerçevesinde herhangi bir şekilde Kürt, Türkmen, Arap, kardeşlerimize, Alevi, Sünni, Dürzi, Nusayri'ye, her kim olursa olsun bölge halklarına silah çekerse Türkiye Cumhuriyeti bunun net bir şekilde karşısında olacaktır dedik ve bu tutumumuzu kararlı bir şekilde sürdürmeye devam ettik.

Bütün bu süreçlerle ilgili olarak çok geniş ve derin bir tecrübemiz var. Ne zaman bölgede, kendi bölgemizde, Irak, Suriye'yi kapsayan yakın bölgemizde, terör örgütlerinin silah bırakması, feshedilmesi, herhangi bir şekilde bölge gerçekliğinin dışına çıkarılmasıyla ilgili bir adım atılmaya kalkılsa bu terör örgütlerinin içinde vekilleri bulunan bazı devletler tarafından sabote edilmeye çalışıldığını geçmişte gördük. Bu bakımdan yine bölgede başka projeler peşinde koşan, örneğin 'Sykes-Picot'un çerçevesini değiştirelim diyen ama arkasından bölge halklarının aleyhine olacak, bölgedeki insanların zenginliklerine, refahlarına el koyan, onların geleceğini gasbeden, güvenliklerini tehlikeye atan ama bölge halklarının yararına olmayıp birtakım emperyalist projelerin yararına yaklaşımları olan birtakım devletlerin de gerek istihbarat örgütleri vasıtasıyla gerekse birtakım vekil güçler vasıtasıyla bu süreçleri sabote etmeye dönük adımlar attıklarını gördük."

"FİZİKİ SABOTAJLARA KADAR HER TÜRLÜ KONUYA SON DERECE DİKKAT ETMEK GEREKİR"

Çelik, Suriye'de devrim gerçekleştikten sonra ortaya çıkan en çarpıcı haberlerden bir tanesinin bazı devletlerin üslerinde bazı terör örgütlerine ait kıyafetlerin bulunması olduğunu söyledi.

Bütün bu haberlerin sabotaj süreçlerinin nasıl işlediğine dair fikir verdiğini dile getiren Çelik, şunları kaydetti:

"Hem bazı devletlerin hem bazı örgütlerin, vekil güçlerin provokasyon ve siyasi sabotaj girişimlerine karşı azami dikkat gösteriyoruz. Hem siyasi olarak hem de kurumlarımızın dikkati vasıtasıyla. Sayın Cumhurbaşkanı'mız MYK toplantımızın başlangıcında yaptığı konuşmada, terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için yürütülen çalışmalara gerekli titizlik ve özenin gösterilmesinin altını bir kez daha çizmiştir. Burada kullanılan dilden tutun da bahsettiğim fiziki sabotajlara kadar her türlü konuya son derece dikkat etmek gerekir. Bu konuda geniş ve derin bir tecrübemiz vardır. Geniş ve derin kavramlarının bütün anlamlarını ihtiva eden manada söylüyorum. Bunları takip ediyoruz, yakından izliyoruz."

Bölgedeki terörün sona ermemesi için terör örgütleri vasıtasıyla hem bölgenin zayıflatılması hem terör örgütlerinin Türkiye'ye karşı kullanılmasından çıkar elde eden bazı devletlerin yapacakları sabotajlara karşı da teyakkuz halinde olduklarını belirten Çelik, "Terörsüz Türkiye" hedefine ulaşılırken açık bir dille, şeffaf şekilde ilkeleri ve prensiplerini ifade ettiklerini dile getirdi.

Çelik, şöyle konuştu:

"Ama Türkiye'nin içinde maalesef doğrudan siyasi yalan diyebileceğimiz, sonuçları itibarıyla siyasi provokasyon olan ama en kötüsü de bölgede terörün sona ermesini istemeyen bir takım devletlerin ve vekil güçlerinin sonuç olarak işine yarayan birtakım yaklaşımların ortaya çıktığını görüyoruz. Biz bunları yalanlıyoruz. Ama bu söylemlerde bulunanların da, siyasi partilerde görevlilerse, siyasetçi olarak daha dikkatli şekilde davranmalarında fayda vardır. Çünkü sonuç olarak verilen herhangi bir taviz yoktur. Ama 'Terörsüz Türkiye' hedefine ulaşıldığı zaman Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni adı ne olursa olsun, adları farklı olsa da hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bundan hem Türkiye Cumhuriyeti kazanacaktır hem de bölgedeki bütün halklar kazanacaktır. Türkiye'nin içerisinde de kardeşlik siyaseti ve iç cephenin güçlendirilmesi yaklaşımı bundan büyük oranda kazançlı çıkacaktır."

"ESAS OLAN BÜTÜN SORUNLARIMIZIN DEMOKRASİ VE SİYASET YOLUYLA ÇÖZÜLMESİDİR"

MYK toplantısına girerken de bazı siyasilerin "Devlet bütün bu süreçlerin karşılığında ne verdi? Hangi tavizi verdi?" gibi açıklamalarını gördüklerini belirten Çelik, "Çok net bir şeydir. Devletin nitelikleri konusunda ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık süreci yoktur, herhangi bir al ver süreci yoktur. Devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerleri, bütün vatandaşlarımızı, kendisine Türk, Kürt, Arap, Türkmen, Alevi, Sünni desin, bütün vatandaşlarımızı kapsayacak yüksek bir birikime sahiptir. Esas olan bütün sorunlarımızın demokrasi ve siyaset yoluyla çözülmesidir." diye konuştu.

Çelik, sorunların ortaya çıkmasının toplumsal hayattaki sebebinin az demokrasi olduğuna işaret ederek, sorunların çözümünün daha çok demokrasi, siyasetin işlem gücünün daha yükseltilmesi, sivil siyasetin daha pekiştirilmesi yoluyla gerçekleşeceğini söyledi.

"ŞEHİT AİLELERİMİZİ, GAZİLERİMİZİ İNCİTECEK HİÇBİR ADIM ORTAYA ÇIKMAYACAK"

Bazı çevrelerin şehit ailelerine dönük olarak yanlış söylemler kullandığına dikkati çeken Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilk iftarını her zaman olduğu gibi şehit aileleri ve gazilerle yaptığını hatırlattı.

AK Parti Sözcüsü Çelik, şunları kaydetti:

"Biz şunun bilincindeyiz, şehitlerimizin ve gazilerimizin fedakarlığının bu dünyada bir karşılığı yoktur. Ramazan ayında Cenab-ı Allah'tan da şehitlerimizi en büyük mükafatlarla mükafatlandırmasını niyaz ediyoruz. Şehitlerimiz, bizler hür yaşayalım, vatanımız bölünmesin, ülkemiz birliğini, dirliğini korusun diye bu fedakarlığı yaptılar. Biz bu fedakarlığın farkındayız. Bunu başımızın, omuzlarımızın üzerinde taşıyoruz. Şehitlerimizin bu vatan bölünmesin diye bu ülkede birlik, dirlik içerisinde hür ve bağımsız şekilde yaşayalım diye bize bıraktığı bu emanete yani vatanımızın hür ve bağımsız olmasına birliğimizin ve dirliğimizin korunmasına ülkemizin, milletimizin, devletimizin geleceğe en sağlam adımlarla yürümesine sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu ilkeler çerçevesinde şehit ailelerimizi ve gazilerimizi incitecek hiçbir adımın ortaya çıkmayacağını net bir şekilde ifade etmek isterim."

Birtakım düzenlemelerin ve çalışmaların yapılacağı şeklinde çeşitli tartışmaların çıktığına değinen Çelik, "Tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak" ilkesinin kendileri için her zaman yol gösterici olduğunu söyledi. Bunların Türk'ün, Kürt'ün, Arap'ın, Çerkez'in, Laz'ın, Alevi'nin, Sünni'nin de geleceği olduğunu dile getiren Çelik, Türkiye Cumhuriyeti'nin herkesin çatısı olduğunu ifade etti.

Çelik, bu birliği ve dirliği koruma çerçevesinde tarih bilincine, coğrafya şuuruna ve bunun getirdiği büyük birikime güvenerek bütün bu yolları yürüdüklerini belirtti.

"ARAMIZA FİTNE SOKMAYA ÇALIŞANLARIN YAPMAYA ÇALIŞTIĞI DÜŞMANLIK, HEPİMİZİ HEDEF ALMAKTADIR"

Türkiye'de demokrasinin milletten uzaklaştırılması, darbeler vasıtasıyla demokrasinin sakatlanması karşısında eksik demokrasi ve yanlış devlet uygulamalarıyla vatandaşların en temel hak ve hürriyetlerinin üzerine baskılar kurulduğuna, büyük acılar yaşandığına işaret eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Genç kızların kılık kıyafetleriyle okula girememesinden, annelerin çocuklarıyla ana dilinde konuşamamasına ve oluşturulmaya çalışılan mezhepsel ayrımlara kadar tüm bunların arka planında hem birtakım dış projelerin hem de içeride gerçekleştirilen faşistçe, tek yönlü milletinden demokrasiyi, hukuku esirgeyen, milletinin kardeşlik, birlik içerisinde olmasını istemeyen birtakım yaklaşımların da bu sonuçları doğurduğunu net bir şekilde görüyoruz. Onun için kardeşlik siyasetimizden vazgeçmeyeceğiz. Tarih bilincimiz bize Alevi ile Sünni'nin birlikteliğinin, Türk ve Kürt'ün birlikteliğinin ve diğer bütün kendisine başka isimlerle adlandıran vatandaşlarımızın birlikteliğinin her zaman birlik, kardeşlik içinde yaşamayı ve bölge haklarına dönük olarak da doğru bir kardeşlik siyaseti üretmeyi mümkün kıldığını göstermiştir. Bunu kim istemez? Bunu Türkiye'nin düşmanları istemez. O açıdan baktığımızda, Türk'ün, Kürt'ün, Alevi'nin, Sünni'nin düşmanı istemez. Yani aramıza fitne sokmaya çalışanların yapmaya çalıştığı düşmanlık, hepimizi hedef almaktadır."

Demokrasi ve kardeşliğin, yağmur ve güneş gibi olduğunu ifade eden Çelik, yağmurun herkesi bereketlendirdiğini, güneşin herkesi ısıttığını söyledi. Çelik, bu yaklaşımla yüksek demokrasi standartlarıyla çözemeyecekleri bir mesele bulunmadığını kaydetti.

AK Parti Sözcüsü Çelik, bunun önünde engel olanların bir takım emperyalist projeleri hayata geçirmeye çalışanlar olduğunu, bunlara direneceklerini belirterek, "Yine terörün varlığı bunun önünde engeldir. Bugün de silahların bırakılması ve terör örgütünün lağvedilmesi vasıtasıyla bu sonuca hep beraber ulaşacağız. Tabi ki tecrübemiz yüksektir diyorum. Burada sabotajlara karşı, birtakım sözlerin verilip tutulmamasına karşı, terörün devam etmesinden nemalanmaya çalışanlara karşı dikkatimizi koruyacağız." diye konuştu.

Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantının ardından düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iç cephenin güçlendirilmesi çağrısından sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yaptığı tarihi çağrı ve ortaya çıkan iradenin önemine değindi.

Gelinen noktanın dikkatle takip edilmesi, çeşitli provokasyonlara, sabotajlara karşı titiz olunması gereken bir süreç olduğunu vurgulayan Çelik, kardeşliğin yanında durmaya devam edeceklerini, yalan siyasetine, provokasyonlara direneceklerini söyledi.

"BU DÜZENİN 3-5 SENEDİR DİKİŞLERİ SÖKÜLÜYORDU"

Çelik, bir diğer gündem maddelerinin ABD yönetimi ile AB arasındaki Ukrayna merkezli başlayan daha sonra NATO ile ilgili gündeme doğru sıçrayan ve giderek daha geniş yelpazede ortaya çıkan tartışma olduğunu aktardı.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan bilinen düzenin sona ermiş gözüktüğünü ifade eden Çelik, şöyle konuştu:

"Bu düzenin epey bir zamandır, 3-5 senedir dikişleri sökülüyordu. Bu düzenin yaşaması ve çalışmasıyla ilgili görevli kurumların etkisizliği, itibarsızlığı, etkinliğinin olmaması uzun zamandır tartışılıyordu ama şimdi gelinen noktada bir tablo ortaya çıkıyor. ABD yönetiminin, Ukrayna-Rusya Savaşı'nı bitirmeyi arzu ettiği yöntemle AB'nin, Ukrayna için güvenlik garantileri ya da Rusya ile mücadeleyi devam ettirme şeklindeki yaklaşımı arasında artık taktik ayrışma değil stratejik bir ayrışma diyebileceğimiz noktaya gelindiğini gösteriyor."

"AB'NİN TÜRKİYE'DEN BAŞKA HERHANGİ BİR ÇÖZÜM YOLU YOK"

Çelik, İslam ve Türk düşmanlığı temelinde yürüyen aşırı sağ siyasetin tezlerine karşı, Avrupa'da merkez sağ ve merkez sol siyasetin yeterli direnç gösteremediğini belirterek, şunları söyledi:

"Bunun neticesinde bugün artık AfD Partisi, Almanya'da ikinci parti durumuna gelmiştir. Bir koalisyon tablosunun ancak mümkün olmasıyla merkez partiler iktidar olabilmektedir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "AB'yi içine düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye kurtarabilir." sözlerini anımsatan Çelik, Türkiye'nin tarihi boyunca güçlü bir Avrupa devleti olduğunu vurguladı.

AK Parti Sözcüsü Çelik, şunları kaydetti:

"Avrupalılar güvenlik konuları olduğunda hemen Türkiye'yi hatırlıyorlar ama 'gelin refahı bölüşelim, gelin demokratik değerleri paylaşalım, gelin demokrasiyi büyütme konusunda aynı masada olalım' deyince Türkiye'ye yer vermiyorlardı. Şimdi yine bir güvenlik krizi çıkınca bütün Avrupa'da gündem Türkiye olmaya başladı. Umarım ki bu sefer sadece savunma meseleleri itibarıyla Türkiye'yi gündemlerine almazlar, Türkiye'yi her bakımdan demokratik değerler, ekonomik refahın büyütülmesi, üst düzey diyalogların başlatılması, sivil toplum diyaloğunun başlatılması, her konuda Türkiye ile net bir iletişim içerisine girerler. AB'nin siyasi kazanımlarını koruması için Türkiye'den başka herhangi bir çözüm yolu yoktur. Türkiye ile işbirliği yapmaktan başka bir çözüm yolu yoktur."

Ukrayna ile ilgili toplanan son zirvede bile AB'nin tam kadro yer alamadığına dikkati çeken Çelik, AB'nin kendi içerisinde bile birliğini sağlayamadığını dile getirdi.

ABD'nin, NATO'daki harcamalar konusunu gündeme getirmesine karşı, üye ülkelerin savunma harcamalarının artırılmasını istediklerini aktaran Çelik, şöyle devam etti:

"Büyük bir silahlanma yarışından bahsediyorlar ama bunlar çözüm değil. Doğru diplomasi, doğru işbirlikleri, siyasi değerler ve bunun üzerine oturmuş bir güvenlik mimarisi ancak bunu mümkün kılacaktır. Yoksa ortada güvenlik olur ama güvenlik mimarisi olmaz. Sadece meseleyi ordular düzeyinde, sadece askeri güç dayanışması düzeyinde düşünerek Avrupa'nın herhangi bir şekilde bu sorunları aşması mümkün değildir. Eğer Türkiye ile doğru ilişki kurabilirlerse bu krizi aşmaları için önemli bir aşamayı geçmiş olurlar."

"ORTAYA ÇIKAN MESAJLARDA GENEL OLARAK BİR SAĞDUYU GÖRÜYORUZ"

PKK'ya silah bırakma çağrısıyla ilgili sürecin bir yılı aşkın süredir yürütüldüğü görüşmelere devlet yetkililerinin de katıldığı yönündeki iddialar ile muhalefet partilerinin sürece dair tepkilerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Çelik, şu yanıtı verdi:

"Genel olarak Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu konu ile ilgili yaptığı ilk açıklama dahil olmak üzere büyük oranda bir titizlik, dikkat görüyoruz. Tabii ki temkinli olunacaktır. Tabii ki sürecin bundan sonrasına dönük olarak birtakım hassasiyetler ifade edilecektir. Sonraki aşamalara dönük olarak birtakım yaklaşımlar ortaya koyulacaktır. Ama hep söylediğimiz şey şudur, burada terörsüz Türkiye hedefini karşısına alan bir tutum içerisine kimse girmemelidir. O sebeple de genel olarak ortaya koyulan silahların bırakılması ve terör örgütünün lav edilmesi çağrısından sonra ortaya çıkan mesajlarda genel olarak bir sağduyu görüyoruz."

Çelik, "Devlete, hükümete, Cumhur İttifakı'na dönük, sürecin karşısında ne verdiniz?" sorusuyla karşı karşıya kaldıklarını belirterek, şöyle konuştu:

"Bu bir al, ver meselesi değil. Bu bahsettiğimiz ilkeler çerçevesinde gerçekleşen bir yaklaşım. Yine birileri de bu sürece dönük konuşurken, devlete birtakım şartlar dayatmaya kalkıyor. Gerek hukuk alanında, gerek siyaset alanında şartlar dayatmaya çalışıyor. Bu iki yaklaşımı da dışarıda tutuyoruz. Bu iki yaklaşım da doğru değil. Özgür Bey'in ilk baştaki söylediği ilk ilk yaptıkları MYK sonrası yazılı açıklama gayet dengeli ve sağduyulu ama ondan sonra 24 saat içerisinde başka söylemler gelmeye başladı. Burada Cumhuriyet Halk Partisi'nin de bu konuların çözümü ile ilgili aslında geçmişten beri yayınladığı raporlar, hatta partinin internet sitesinde epey bir zaman durmuştu. Halen duruyor mu bilmiyorum? Çok ileri ifadeler ve öneriler vardı. Onları Meclis'te de geçmiş yıllarda tartıştık. Yani 15 sene evvel de tartıştık, 10 sene evvel de tartıştık bunları. Ama şimdi Sayın Özel'in bahsettiğimiz Anayasa Mahkemesi'nden üyeler, Yargıtay'dan üyeler ve şuradan işte yüksek yargıçlar bu konuyu çalışıyor gibisinden verdiği bilginin hiçbir gerçekliği yoktur. Hiçbir temeli yoktur. Bu doğru bir bilgi değil."

"CHP'NİN TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİNE VERECEĞİ KATKI SON DERECE ÖNEMLİ"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, geçmişte dikkatli konuştuğunu ancak son 1,5 aydır Türk Silahlı Kuvvetleri'ni komutanların isimlerini vererek hedef aldığını dile getiren Çelik, şunları kaydetti:

"'Bana söylediler ya da ben duydum' diyor. Şimdi bakın bu kadar önemli bir bilgiyi ben duydum ya da bana söylediler gibisinden bir çerçevede olmaz. O zaman en basit akıl yürütme şunu söylüyor; geçmişte orduda yer almış, daha sonra emekli olmuş ve şu anda Cumhuriyet Halk Partisi'nde görev yapan birilerinin Özgür Özel'e bir dedikodu aktardığını, onun da bunu bir bilgi zannettiğini ortaya çıkarıyor. Ama siyasetin bu kadar özensiz yapılmaması gerekir. Yani bu hem milletimize haksızlıktır. Hem siyasete haksızlıktır hem Cumhuriyet Halk Partisi'ne gönül veren vatandaşlarımıza haksızlıktır. Örneğin dış politika ile ilgili olarak da 'siz şöyle şöyle yapıyorsunuz' diyor. Peki nereden çıkarıyorsunuz? 'Ben duydum' diyor. Muhtemelen birtakım emekli diplomatların bazılarının işte Cumhuriyet Halk Partisi'nde görev yaparken söylediklerinden ibaret bir şey. Yani bu şekilde politika üretilmez. Bu şekilde politikanın Cumhuriyet Halk Partisi'ne faydası olmaz. Türkiye'ye faydası olmaz."

Çelik, "Türkiye'nin terörden kurtarılması, belli demokratikleşme meseleleri, reformlar Türkiye'nin bir parçasının ya da sadece belli siyasi partilerin değil herkesin meselesidir." ifadelerini kullanarak, "Bu durumlarda buna katkı sağlamak tabii ki doğru eleştiri yoluyla da çok büyük katkı sağlar. Buna ihtiyaç da vardır. Oturup buralarda ortak aklı geliştirmek de son derece kıymetlidir. Bu şekilde farklı bakış açılarıyla konuşmak da son derece değerlidir. Buna da her zaman ihtiyaç duyulur. Bu şekilde anlamlı bir cümle iyi bir analiz, iyi bir dikkat çekme olduğu zaman biz de kulağımızı kabartıyoruz." dedi.

Duyum ve dedikodu üzerinden siyaset yapılmayacağını vurgulayan Çelik, şunları söyledi:

"Bununla siyaset inşa edilmez. Bunlar siyasetin alfabesi temelinde hassas ve dikkatli olunması gereken yaklaşımlardır. Dolayısıyla tabii ki Cumhuriyet Halk Partisi'nin de terörsüz Türkiye hedefine vereceği katkı son derece önemli olacaktır, son derece kıymetli olacaktır ama bunun doğru bir bilgiye dayanarak ve doğru bir üslupla yapılması son derece önemlidir."

"CUMHURBAŞKANI'MIZIN HANGİ CÜMLEYİ KURACAĞI ZAMANLA GÖRÜLECEK"

Çelik, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze ile ilgili yapay zekayla üretilen bir videoyu paylaşması ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in bu videoyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tepkisinin ne olacağı yönündeki ifadelerinin anımsatılması üzerine, şu ifadeleri kullandı:

"Sayın Cumhurbaşkanı'mız yüzlerce, binlerce diplomatik müzakereyi yürütmüş, bunlara başkanlık etmiş ve siyasi hayatının bu aşamasında güvenilir bir arabulucu, krizler konusunda güvenilir çözümler üreten bir lider olarak temayüz etmiştir. Sayın Özgür Özel'in ise şimdiye kadar yürüttüğü herhangi bir uluslararası diplomatik girişim yoktur. Herhangi bir diplomasi masasında Türkiye adına oturmamıştır. Dolayısıyla o klip ile ilgili olarak, o klipten yola çıkıp Sayın Cumhurbaşkanı'mızın hangi sözleri söylemesi gerektiğini, hangi sözleri söylememesi gerektiğinin değerlendirilmesi konusunda orası henüz Özgür Özel'in bildiği bir alan değil."

Özel'in CHP ile ilgili konuları yönetmesi gerektiğini dile getiren Çelik, "Cumhurbaşkanı'mızın ne zaman hangi cümleyi kuracağı, nerede hangi tavrı koyacağı zaten zaman içerisinde görülecektir. Bununla ilgili olarak da muhatapları zaten bunu en iyi şekilde bilmektedir. Şimdiki siyasi hayatı da net bir şekilde herkesin gözleri önünde gerçekleşmektedir. Yani hiç kimsenin cesaret edemediği, herkesin böyle temkinli yaklaştığı dönemlerde O, 'Dünya 5'ten büyüktür' cümlesini ilk söylediğinde biz Birleşmiş Milletler Genel Kurulu salonundaydık. Şimdi bu cümle yayıldı, genel kabul gördü ve insanlar buna alıştı ama o zaman öyle değildi. O zaman bu ilk söylendiğinde salonda böyle bir soğuk duş etkisi yaratmıştı. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanı'mız hangi cümleyi ne zaman söyleyeceğini, hangi vitesi diplomaside ne zaman kullanacağını dünyada en iyi bilen liderlerdendir. Bu süreci o şekilde takip etmelerinde fayda vardır." dedi.

"DİPLOMASİ MASASININ HER ZAMAN ÇALIŞMASININ ALTINI ÇİZDİK"

Bir soru üzerine, ABD Başkanı Donald Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında Oval Ofis'te yaşanan tartışmaya da değinen Çelik, "Devletler arasında eşit ilişki kurulmalıdır. Devletlerin egemenliğine saygı gösterilmelidir. Devletlerin iradesini milletlerin iradesini temsil eden devlet başkanları arasındaki ilişki eşit bir ilişki, diplomatik nezakete uygun bir ilişki olmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Çelik, dünyada diplomasiye en çok ihtiyaç olan durumu söz konusu olduğuna dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:

"Çünkü çok kriz var. Yine maalesef insanlığın diplomasi yeteneklerinin en az kullanıldığı dönemlerden bir tanesindeyiz. Büyük diplomasi ekolleri vardır. Bunlardan bir tanesi de Türk diplomasisi ekolüdür. Bizimki sıradan bir diplomatik yetenek değildir. Bunu muhataplarımız da söyler. Dünyadaki beş altı ekolden birisidir. Türk diplomatlarının yeteneği, çeşitli kriz zamanlarında çok iyi çözümler üretmiştir. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı'mızın diplomatik kapasitesinin Somali'deki meseleden tutun da diğer konulara kadar dünyanın çok uzak coğrafyalarından bile bir arabuluculuk çözüm yeteneği bakımından nasıl taktir edildiğini görüyorsunuz. Onun için biz Türkiye olarak, bu diplomasi masasının her zaman çalışmasının, diplomasi yoluyla meselelerin çözülmesinin altını çizdik. Bu meseleye de yaklaşımımız şudur; her ne sebeple olursa olsun sahneyi gördük, herkes diplomasi masasına dönmeli göz hizasında eşit ve egemen karşılıklı saygı dili ile bu meseleleri konuşmalıdır."

"HÜKÜMET İŞİNİN BAŞINDA, CUMHUR İTTİFAKI GÖREVİNİN BİLİNCİNDE"

Çelik, "Erken seçim olacak mı?" yönündeki bir soruya, "MYK ve MKYK'mızı seçimle ilgili belirlediği bir tarih ve gündem yok. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın yeniden seçilmesi ve onun büyük birikiminin dünyanın içinden geçtiği bu zor koşullarda paha biçilmez olduğunu biliniyor. Milletimizden de bu teveccühü görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın yeniden seçilmesiyle ilgili güzel temenniler olarak dile getiriyorlar. Bugün itibarıyla hükümet işinin başındadır, Cumhur İttifakı görevinin bilincindedir. Önümüzdeki iki üç yıl boyunca Türkiye'nin meselelerinin çözümü, bölge meselelerinin çözümü için çok kapsamlı ve geniş bir ajandamız var. O ajanda çerçevesinde bu hizmetleri bu siyasetleri üretmeye devam edeceğiz." yanıtını verdi.

"AK Parti'ye Katılımlar olacak mı?" sorusuna ise Çelik, şu karşılığı verdi:

"Çok sayıda talep var. Ama bizim iki ilkemiz var. Bir, parti ilkeleri var. Bunlar ahlaki açıdan, siyasi açıdan ortaya konan ilkeler. İki, bu ilkeler çerçevesinde Türkiye Yüzyılı hedeflerine destek vermek isteyen siyasetçi arkadaşlarımıza kapımız açık. Bu ilkelerle herhangi bir uyum sorunu yaşanmıyorsa siyasette yol yürüdüğümüz arkadaşlarımızın sayısının artması bizi memnun eder ama şuan somut olarak duyuracak bir şey yok."


Etiketler:
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik Basın Toplantısı