Avrupa stratejik körlükle karşı karşıya: Trump 2.0 ve yeni dünya düzeni tartışmaları

Uluslararası sistem, 2025'te Trump 2.0 ile yeni bir döneme adım atarken, 2035 yılına dair çok kutuplu dünya düzeni tartışmaları hız kazanıyor. Ancak Avrupa, sanki 2005-2015 yıllarının koşullarında sıkışmış gibi görünüyor ve stratejik körlükle yüzleşiyor.
Avrupa stratejik körlük durumuyla karşı karşıya. Uluslararası sistem Trump 2.0 ile birlikte 2025 yılı itibari ile yeni bir döneme girerken, 2035 yılına dair çok kutuplu yeni dünya düzeni tartışmaları yapılırken Avrupa 2005-2015 koşullarında kalmış gibi görünüyor.

Prof. Dr. Ramazan Erdağ/ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi
21. yüzyılda önemli kırılmalar ve sınamalarla karşı karşıya kalan uluslararası sistem ABD'de Donald Trump'ın ikinci başkanlık dönemi ile birlikte yeni bir sürece girmiş oldu. Trump, birinci başkanlık dönemindeki yönetim tarzının dozunu artırarak gerek ABD siyasetinde gerekse diplomaside bilindik kabulleri ve teamülleri yıkmaya başladı. Söylemlerinde tehdit ve hakaret ifadelerini kullanmaktan çekinmeyen Trump'ın devlet/hükümet başkanları ile görüşmeleri de tartışmalara konu olmaya başladı. Göreve başladıktan sonra Beyaz Saray'da ilk ağırladığı isim olan İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu'nun toplantı masasında sandalyesini çekerek oturmasına yardımcı olması ile gündeme gelen Trump, 5 Şubat'ta gerçekleştirilen söz konusu görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında skandal bir açıklama yaparak ABD'nin Gazze'yi ilhak edeceğini duyurdu. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) 'savaş suçu' işlediği gerekçesiyle hakkında tutuklama kararı verdiği bir ismi Beyaz Saray'da ağırlaması ve gösterdiği alaka ile İsrail'in Gazze işgalini kalıcı hale getirmeyi amaçlayan planı Trump'ın uluslararası hukuk, norm ve ilkelere bakış açısını da ortaya koymaktaydı.
Bununla birlikte, Trump'ın Beyaz Saray'da ağırladığı misafirler Netenyahu kadar şanslı olmadı. Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin 14 Şubat'ta Beyaz Saray'da Trump ile görüşmesinde, öncelikle 'Meksika Körfezi' ismini 'Amerika Körfezi' olarak değiştiren Donald Trump'ın kararına uymayacağını açıklayan Associated Press (AP) ajansının muhabiri ikilinin basın toplantısına alınmadı. Trump ile Modi'nin ortak basın toplantısında ise Trump'ın Hintli bir gazeteciyi, İngilizce olarak sorduğu soruyu aksanından ötürü anlayamaması nedeniyle, "Söylediklerinden tek kelime bile anlamıyorum" diyerek terslemesi ve benzer şekilde sorulan bir başka soruda da İngilizceden İngilizceye tercüme yaptırması şaşkınlıkla karşılandı. Trump Netenyahu ile görüşmesinde de Afgan bir gazetecinin İngilizce telaffuzunu anlayamadığı için soruya "Sizi anlamakta biraz zorlanıyorum... İyi şanslar, huzur içinde yaşayın" şeklinde cevap vermişti. Trump'ın benzer tavrı şubat ayı sonunda ABD'yi ziyaret eden İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile yaptığı görüşmede de sürdü. Starmer'in ortak basın toplantısında bir gazetecinin kendisine yöneltilen, Trump'ın Kanada'nın ABD'nin eyaleti olması gerektiğine dair açıklamasına ilişkin, soruyu yanıtlarken Trump araya girdi ve "bu kadar yeter diyerek" Starmer'in sözünü kesti. Konuya ilişkin daha sonra Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamada ise Trump'ın İngiliz Başbakanını değil soruyu soran muhabiri hedef aldığı belirtildi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Ürdün Kralı II. Abdullah'ın Beyaz Saray'da Trump ile yaptığı görüşmelerde de benzer sahneler yaşanmıştı.
Diplomatik kırılma
Ancak, Trump'ın agresif tavırlarının zirveye ulaştığı ve diplomatik kırılmaya neden olanı hiç şüphesiz Ukrayna Devlet Başkanı Volodemir Zelenski'nin 28 Şubat'ta Beyaz Saray'da Trump ile görüşmesi oldu. Başkan Yardımcısı J. D. Vance'in de hazır bulunduğu görüşmede kameralar karşısında önce Vance, ardından Trump Zelenski'ye ağır ithamlarda bulundu ve ABD'ye saygısızlık yaptığını, ABD olmadan Ukrayna'nın Rusya'ya karşı hiçbir şey yapamayacağını söyledi. Trump ayrıca, Zelenski'ye 3. Dünya Savaşı'na neden olabilecek bir kumar oynadığını, söylediklerini yapmaktan başka bir şansının olmadığını belirtti. Yaşanan tartışmanın ardından Zelenski Beyaz Saray'dan ayrıldı ve ortak basın toplantısı iptal edildi. Söz konusu tartışma nedeniyle görüşmede imzalanması öngörülen nadir toprak elementleri anlaşması da imzalanmadı. Trump tartışmanın ardından yaptığı sosyal medya açıklamasında Zelenski'nin barışa henüz hazır olmadığını söyledi. Zelenski ise özür dileyecek bir yanlış yapmadığını, ABD'nin Rusya'ya karşı Ukrayna'ya destek olması gerektiğini savundu.
Diplomasi tarihinde eşine az rastlanır bu tartışmalı görüşmenin ardından her ne kadar Avrupalı liderler Zelenski'ye destek mesajları yayınlasa da yaşanan tartışmanın bir diğer boyutu da Avrupa güvenliğine yönelik kaygıların artması oldu. Trump birinci başkanlık döneminden itibaren Avrupa'ya ABD güvenlik garantisinin devam etmesi için Avrupalı ülkelerin daha fazla savunma harcaması yapması gerektiğini savunmakta. Rusya-Ukrayna savaşı ile Almanya ve Polonya gibi ülkeler başta olmak üzere Avrupa savunma harcamalarını artırmaya başlamış olsa da bu Trump için yeterli görülmemekte. Olası güvenlik risk ve tehditleri karşısında ABD savunma kalkanının Avrupa'ya güvenlik sağlamaya devam etmesi için Trump açısından Almanya ve diğer Avrupalı ülkelerin daha fazlasını yapması gerekecek. Bu da savunma ve güvenlik alanında ABD'ye daha fazla bağımlı olmak ve güvenlik garantileri konusunda Trump'ın inisiyatifine razı olmak anlamına gelecek.
Öte yandan Zelenski'nin ABD'den sonraki durağı İngiltere oldu ve başkent Londra'da Avrupalı ülke liderlerini bir araya getiren Ukrayna zirvesinde Rusya-Ukrayna savaşında Avrupa'nın tutumu ve kıtanın güvenliği konuları ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı temsilen zirveye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan katıldı. Zirvede Ukrayna'ya yardımların devam ettirilmesi, Rusya-Ukrayna savaşını sonlandıracak müzakerelerde Ukrayna'nın da yer alması, Avrupa'nın olası bir Rus saldırısına karşı caydırıcı bir yaklaşım benimsemesi ve Ukrayna'yı savunmak için bir 'gönüllüler koalisyonu' kurulması konularında mutabakata varıldığı açıklandı. Zirvenin ardından açıklama yapan İngiltere Başbakanı Starmer mutabık kalınan başlıklar ve ABD'nin Ukrayna'ya güvenlik garantisi sağlamaya devam etmesi konusunda ABD Başkanı Trump ile görüşeceğini söyledi. Ancak Londra'da gerçekleştirilen zirvenin ardından ABD'nin Ukrayna'ya yaptığı tüm silah yardımlarını durdurduğu açıklandı. Zirve marjında İngiltere Kralı 3. Charles tarafından da kabul edilen Zelenski ise zirve sonrası yaptığı açıklamada ABD ile nadir toprak elementleri anlaşması imzalamaya hazır olduklarını söyledi.
Ayrışma derinleşiyor
Yaşanan bu süreç Rusya-Ukrayna savaşında aktörlerin tutumunu değiştirecek, aynı zamanda ABD-Avrupa ayrışmasını derinleştirecek sonuçlar ortaya koymaktadır. Öyle ki Biden döneminde kuzey-güney aksındaki savaş ortamında Ukrayna ve İsrail'e destek sağlayan ABD'nin Trump'ın ikinci başkanlığı döneminde Ukrayna konusunda tutumunu değiştirdiği görülmektedir. Başkan Trump'ın Biden döneminde olduğu gibi İsrail'e koşulsuz şartsız desteği devam ederken Ukrayna konusunda ABD'nin tavır değişikliğine gitmesinde başkanlık seçimlerinin de etkisi var. Trump, Zelenski'nin kendisine karşı Biden'ı desteklediğini düşünmekte ve bunun da savaşa neden olduğunu savunmakta. Keza, Trump'ın şayet 2020 seçimlerinde yeniden başkan seçilseydi Rusya-Ukrayna savaşının hiç yaşanmamış olacağını açıklaması bunu dışa vurumu.
Ukrayna'ya güvenlik garantilerinin devam etmesini ABD'nin Ukrayna'dan elde edeceği ekonomik avantajlara bağlayan Trump 2.0 yönetiminin tavrı Avrupa güvenliği açısından da yeni riskleri ortaya çıkarmış oldu. Londra'daki zirve, Avrupalı liderlerin Avrupa güvenliğine yönelik kaygı ve endişeler konusunda ayrışma yaşaması yerine güvenlik alanında bütünleşmesini öne çıkardı. Ancak özellikle Korona salgını döneminden bu yana küresel ve bölgesel tehditler ve güvenlik riskleri konusunda Avrupalı devletlerin bütünleşmeye yönelik adımlarından bahsetmek zor. Bu yönüyle gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekse Dışişleri Bakanı Fidan'ın sıklıkla vurguladığı gibi Avrupa stratejik körlük durumuyla karşı karşıya. Uluslararası sistem Trump 2.0 ile birlikte 2025 yılı itibari ile yeni bir döneme girerken, 2035 yılına dair çok kutuplu yeni dünya düzeni tartışmaları yapılırken Avrupa 2005-2015 koşullarında kalmış gibi görünüyor. Dahası güvenlik mimarisini tahkim etmenin tek yolunu silahlanma olarak belirleyen Avrupa açısından bu da tek başına yeterli bir çözüm gibi görünmüyor.
Günümüz dünyasının tehdit ve sınamalarına karşı koyabilmenin anahtar rolü siyasal istikrar ve güçlü liderlikten geçmekte. Bugün Avrupa ülkelerinde yaşanan hükümet/koalisyonlar krizi ve lider sorunu Avrupa'nın yeni döneme hazır olmadığını göstermekte. Bu yönüyle ABD öncesinde Türkiye'yi ziyaret eden Zelenski'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından karşılanması esnasında verilen Erdoğan'ın Zelenski'ye şemsiye tuttuğu görüntü, gerek Avrupa güvenlik mimarisinin sağlanabilmesi gerekse diplomaside nezaketin ve kuralların işletilmesi açısından çok şey ifade ediyor.
- Popüler Haberler -

CHP'li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu geçmişini değiştirdi!

Kadıköy'deki skandalın ardından harekete geçildi! CHP'li Kurtuluş hakkında gözaltı kararı

Depremde 3 kardeşini ve babasını kaybetmişti! Bakan Kurum'dan anlamlı ziyaret

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajı

Bakan Ersoy: Turizm alanında tarihin en önemli çalışmalarını hayata geçirmeyi sürdüreceğiz

Anadolu Otoyolu'nda feci kaza! Bariyere çarparak takla attı: 2 ölü
