ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE

Aile Yılı: Güçlü milletler güçlü ailelerden oluşur

TUNAHAN KÖPÜKLÜ - | Son Güncelleme Tarihi:
Aile Yılı: Güçlü milletler güçlü ailelerden oluşur

Doğum oranlarının düşmesi, bireyselleşme birçok ülkede yaşanan bir sorun haline gelmişken, Türkiye de bu küresel problemden nasibini aldı.

Hem içsel hem dışsal dinamikler nedeniyle çeşitli zorluklarla mücadele eden Türkiye'nin önündeki en büyük tümseklerden biri; birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkenin sorunu haline gelen 'doğum oranlarının düşmesi' ve 'aile kurumunun yok olması.'

TARİHİN EN DÜŞÜK SEVİYESİ

Doğurganlık hızı Türkiye tarihinin en düşük seviyesini görmüşken kulaklarımızda yankılanan ses Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaklaşık 20 yıl önce dile getirdiği "İş işten geçmeden en az 3 çocuk yapın" tavsiyesi oldu.

O yıllarda Başkan Erdoğan'ın 3 çocuk tavsiyesi ve doğum kontrolü karşıtı sözlerine karşı kadın hakları savunucuları 'Benim Bedenim Benim Kararım' kampanyasını başlatmış ve kampanyaya destek veren kadınlar sokaklara dökülüp bedenlerine ve kâğıtlara bu sloganı yazıp çektikleri fotoğrafları internet ortamında paylaşmışlardı.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, toplam doğurganlık oranı son yıllarda belirgin bir şekilde azaldı.

1980'lerde yaklaşık 3.1 olan oran, 2020'de 2.1 seviyelerine geriledi ve 2023'te 1.7 civarına düştü. Bu Türkiye'de kayıtlara geçen en düşük doğum oranı anlamına geliyor.

Verilere göre her kadının ortalama 2.1 çocuk doğurması, nüfusun sürdürülebilirliği için gerekli olan bir seviyedir ve bu seviyenin altına düşülmesi, nüfusun azalmasına yol açıyor.

DOĞUM ORANI NEDEN DÜŞÜYOR?

Doğum oranlarının azalmasının altında yatan sebeplere gelecek olursak ekonomik faktörleri en üst sıraya sabitleyebiliriz.

Yaşam maliyetlerinin yükselmesi, çalışma koşulları, kadınların iş gücüne katılımının artması ve kariyer önceliği; buna bağlı olarak evlenme yaşının gecikmesi, kentleşme, bireyselleşme, cinsiyetsizleştirme faktörleri gibi yeni dünyanın dayatmaları, insanların çocuk sahibi olmamak için sundukları nedenler arasında.

Bunlara ek olarak toplumsal travmaları da ekleyebiliriz. Yayın organlarının ve özellikle son yılların en büyük tehdidi sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte maruz kaldığımız her kötü haber ve deneyim insanı insandan biraz daha uzaklaştırıyor. Avrupa'nın yeri geldiğinde kınadığımız 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' duruşu etrafımızı gün geçtikçe daha çok sarıyor.

Bu etkenler ile birlikte aile kurma, aile olma kavramlarının içi boşalıyor.

"AİLE KÜLTÜR EMPERYALİZMİNE KARŞI EN SAĞLAM KALEMİZ"

Oysa ki aile kavramı Türk milletinin en mukaddes değeri. Dört bir yanımızda bizi biz yapan değerlerimiz üzerinde saldırı varken Başkan Erdoğan'ın dediği gibi "Aile kültür emperyalizmine karşı en sağlam kalemiz."

Bu kalenin duvarları aşındırılmaya çalışılırken Türkiye, 2025 yılını Aile Yılı ilan ederek büyük bir atak yaptı.

Başkan Erdoğan, toplumun her kesiminde bu tehlikelere karşı farkındalık oluşturmak amacıyla 2025 senesini Aile Yılı ilan ettiklerini duyurdu ve toplumu destekleyici bir dizi müjde verdi.


Etiketler:
türkiye çalışma bakanı aile yılı recep tayyip erdoğan boğum oranı doğurganlık kültür emperyalizmi