'Büyük Oyun'da yeni perde: ABD ve Çin rekabeti dünyayı nereye götürüyor?
Afrika ve Asya başta olmak üzere dünyanın çeşitli noktalarında sık sık karşı karşıya gelen iki süper güç ABD ve Çin arasındaki rekabet her geçen gün belirginleşmeye devam ederken, söz konusu rekabet, özü itibariyle 19. yüzyılda yaşanan İngiliz ve Rus İmparatorlukları arasındaki 'Büyük Oyun'u akıllara getirdi.
Günümüzdeki ABD-Çin gerilimi, tarihteki ABD ve SSCB arasındaki Soğuk Savaş rekabeti üzerinden değerlendiriliyor.
Ancak bu rekabet; özü itibariyle 19. yüzyılda yaşanan İngiliz ve Rus İmparatorlukları arasındaki 'Büyük Oyun'u daha fazla yansıtıyor.
O dönemde her iki imparatorluk da bu bölgeyi stratejik olarak çok önemli görüyordu.
İngiltere Hindistan'daki sömürgeci çıkarlarını korumayı amaçlarken, Rusya güneye doğru genişleyerek İngilizlerin Hindistan üzerindeki kontrolünü tehdit etmeye çalışıyordu.
Çok sayıda tarihi kaynağa "Büyük Oyun" olarak geçen süreç; diplomatik manevralar, casusluk hamleleri ve zaman zaman askeri çatışmalar barındırdı ve her iki güç de Afganistan, İran ve Tibet'te hakimiyet kurmak için büyük bir mücadele ortaya koydu.
Tarih tekerrür ediyor
Amerika Birleşik Devletleri ve Çin arasındaki bu yeni "Büyük Oyun", tıpkı kıyasladığımız orijinal versiyonu gibi, stratejik bölgeleri ve nüfuzu kontrol etmek üzerine şekilleniyor.
Tek fark ise; gelişen ekonomik, teknolojik ve askeri alanlar nedeniyle, ABD-Çin geriliminin, daha geniş bir alana yayılmış olması olarak gösterilebilir.
Her iki ülke de Hint-Pasifik ve Afrika gibi kilit bölgelerden, Ortadoğu ve Asya'ya kadar neredeyse her alanda, bu başlıklar çerçevesinde etki alan mücadelesi veriyor.
Çin; Kuşak ve Yol Girişimi, Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS gibi girişimler aracılığıyla ittifaklar kurarken, ABD ise, Hint-Pasifik yapılanmaları ve Avrupa'daki ülkelerle sayısız ikili ticaret ve savunma anlaşmaları dışında, NATO, NORAD ve AUKUS gibi gruplarla etki alanı mücadelesi veriyor.
Amerika Birleşik Devletleri dünya çapında 80 ülkede 750 askeri üs ve tesis ile hareket ederken, buna karşılık Çin'in resmi olarak sadece Cibuti'de bir denizaşırı üssü ve Kamboçya'da daimi bir deniz tesisi bulunuyor.
Ancak Çin ordusu aynı zamanda Küba ve Myanmar'da ortak askeri AR-GE tesisleri ve Arjantin'de bir uzay istasyonu işletiyor.
Çin ayrıca; Bangladeş, Sri Lanka, Pakistan ve Afrika'daki çeşitli ülkeler olmak üzere üzere, 13 farklı ülke ile, Çin Halk Kurtuluş Ordusu üslerine ev sahipliği yapmaları için görüşmeler yürütüyor.
Buna ek olarak Çin Donanması, özellikle Güney Çin Denizi'nde giderek daha agresif hale geliyor ve Tayvan ve Filipinler ile ilgili tartışmalı bölgeleri ve adaları askerileştirmekle ilgili adımlar atıyor.
Çin'in bu bölgede en az 5 tane yapay ada inşaa ederek askerileştirdiği ise uluslararası raporlarda yerini almış durumda.
Diğer yandan İngiltere ve Rus İmparatorluğu arasındaki "Büyük Oyun" genellikle vekiller arasında geçmiştir.
Örnek olarak; 1905-1911 tarihleri arasında gerçekleşen İran Meşrutiyet Devrimi sırasında İngiltere ve Rusya, doğrudan askeri müdahalede bulunmadan karşıt grupları destekleyerek İran içinde bir vekalet çatışmasına girdiler.
Bu süreçte Rusya, "Kaçar monarşisini" sürdürmek isteyen muhafazakar yapıları desteklerken, Rus etkisine karşı koymayı amaçlayan İngiltere ise reformlar için bastıran "anayasacıları" desteklemiştir.
Modern "Büyük Oyun"
Bugün yaşanan "Büyük Oyun'da Çin'in Rusya ile "sınır tanımayan" dostluğu, Ukrayna savaşını bir vekalet savaşına dönüştürdü.
Ukrayna ve Rus birlikleri savaş alanında doğrudan çarpışırken, aslında bu çatışma daha geniş bir jeopolitik mücadeleyi temsil ediyor.
NATO, AB, Japonya ve Avustralya gibi Hint-Pasifik müttefiklerini içeren ABD liderliğindeki Batı düzeni Ukrayna'yı destekliyor. Bunların karşısında ise İran ve Kuzey Kore tarafından desteklenen ve Rusya'ya askeri teçhizat ve finansman sağlayan Çin-Rusya ekseni yer alıyor.
Ukrayna savaşı aynı zamanda, rekabetin kapsamını genişleterek, Hint-Pasifik'te olan mücadeleyi Avrupa'ya hatta Arktik bölgesine kadar genişletiyor.
ABD-Çin geriliminin ekonomik boyutu ise, her iki ülkenin de teknolojik üstünlük, küresel ticaret hakimiyeti ve uluslararası finans kurumları üzerinde nüfuz sahibi olmak için yarıştığı Yeni Büyük Oyun'un merkezinde yer alıyor.
Hem G7 hem de OECD'nin lideri olan ABD, küresel ekonomik hakimiyetini korumak için, tarihsel olarak aykırı düştüğü, hatta tarihteki tek atom bombası saldırısını gerçekleştirdiği Japonya ve Avustralya ile ortaklık kurdu.
Bu hamle, gelişmekte olan ülkelerde yüksek kaliteli altyapı yatırımlarını teşvik etmeyi ve uluslararası standartları karşılayan projeleri sertifikalandırarak Çin'in Kuşak ve Yol projesine bir alternatif sunmayı amaçlıyor.
ABD ve Çin arasındaki ekonomik rekabet özellikle 5G teknolojisi, yapay zeka ve kritik tedarik zincirleri üzerindeki kontrol gibi alanlarda kendini gösteriyor.
Çin, çeşitli uluslararası şirketleri aracılığı ile dünya çapında 5G ağları kurmak için agresif bir şekilde bastırırken, ABD müttefiklerine ve ortaklarına güvenlik endişeleri nedeniyle Çin'in bu teknolojisini yasaklamaları için baskı yapıyor.
Ayrıca, her iki ülke de yapay zeka, kuantum bilişim ve siber güvenlik gibi gelişmekte olan teknolojiler için küresel standartları belirlemek için rekabet ediyor.
Rekabet kalkınma bankalarını da kapsıyor. Çin'in liderliğindeki Asya Altyapı Yatırım Bankası ABD'nin hakimiyetindeki Dünya Bankası ve Japonya'nın liderliğindeki Asya Kalkınma Bankası'na rakip olarak ortaya çıkmış durumda. Çin son dönemde Rusya ile birlikte BRICS Merkez Bankası'nı da Batı'nın kurumlarına yeni bir alternatif olarak hayata geçirmeye çalışıyor.
Hatta Çin Afrika'da, bu girişimler aracılığıyla altyapı projelerine, kaynak çıkarımına ve üretime önemli yatırımlar yaparak kilit kaynaklara ve pazarlara erişimi güvence altına almak için büyük bir strateji yürütüyor ve yüksek oranda başarılı olmuş durumda.
Çin'in etkisini dengelemek için ABD, kıtadaki Amerikan yatırımlarını artırmayı ve ticaret ve yatırım bağlarını güçlendirmeyi amaçlayan "Prosper Africa" gibi programlar başlatmış durumda.
ABD ayrıca; Hindistan, Japonya, Avustralya ve Güneydoğu Asya ülkeleri gibi ülkelerle ekonomik ve güvenlik ortaklıklarına odaklanan Hint-Pasifik Stratejisini güçlendirmeye çalışıyor.
Sonuç:
ABD-Çin gerilimi, her iki gücün de dünya genelinde nüfuz sahibi olmak için manevra yaptığı modern bir "Büyük Oyun" olarak şekilleniyor.
Bu yeni 'Büyük Oyun'da Çin, Rus İmparatorluğu rolünü üstlenirken, ABD de önemli küresel avantajlara sahip olan İngiltere'nin konumunda yer alıyor.
Tıpkı o dönemde İngiltere'nin geniş bir müttefik ağı ve güçlü bir donanma ile küresel bankacılık, para birimi, ticaret ve diplomasiye hakim olması gibi, ABD de bugün benzer güçlere sahip.
Yine o dönemde İngiltere'nin sahip olduğu gibi, bugün de ABD, dünyanın dört bir yanındaki geniş askeri üs ağıyla her yerde faaliyet gösterebilen küresel bir askeri ağa sahip durumda.
Bu yeni 'Büyük Oyun'un geleceği henüz yazılmamış ve rekabet sona ermemiş olsa da, bu büyük rekabetin tüm dünyayı etkileyecek bir noktaya gittiği net bir şekilde görülüyor.