ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Önemli gelişmeler kapıda olabilir

Geçtiğimiz hafta Antalya Diplomasi Forumu vardı.

Umut verici şekilde gelişmekte olan önemli bir platform.

Avrupa'nın güvenlik mimarisi arayışı, Rusya-Ukrayna savaşına çözüm arayışı, ABD-Rusya yakınlaşması, Suriye, Afrika'daki hamleler ve diğer alanlarda yaşanan gelişmeler Türkiye'nin uluslararası arenada daha kilit bir konuma gelmesine yol açıyor.

Silahlı mücadelelerin, ihtilafların yerini diyalog ve masadaki pazarlıkların daha fazla almaya başladığı bu günlerde, Türkiye'nin diplomasi vizyonunu güçlendirmek ve dünyaya daha iyi anlatmak için verimli toplantılar yapıldı.

Antalya Diplomasi Forumu toplamda 155 ülkeden 6 bini aşkın konuğu ağırladı.

Bunların arasında 21 devlet ve hükümet başkanı, 5 devlet ve hükümet başkan yardımcısı, 2 meclis başkanı, 2 özerk yönetim lideri, 64 bakan vardı.

61 uluslararası kuruluşun üst düzey temsilcisi de cabası.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet eş Şara'nın gördüğü ilgi dikkat çekiciydi.

Türkiye'nin, Suriye'de yeni yönetimin uluslararası meşruiyetini güçlendirmeye katkıları oldukça değerli.

Şara'nın pek çok liderle görüşmesi muhakkak İsrail'i de fazlasıyla rahatsız etti.

Forum kapsamında Türkiye'nin içinde olduğu birçok platformun da toplantıları Antalya'da yapıldı.

Bence bunlardan en dikkat çekici olanı Irak'la yapılandı.

Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması'nın beşinci toplantısı gerçekleştirildi.

Bir numaralı gündem PKK terör örgütüyle ortak mücadeleydi.

Bu konuda Ankara-Bağdat hattında bir süredir önemli gelişmeler yaşanıyor.

Irak, PKK terör örgütünü "yasaklı örgüt" ilan etmişti.

Ayrıca Özellikle Irak'ın kuzeybatısında doğrudan Bağdat'a bağlı sınır muhafızları bir süredir sınır hattına konuşlanıyor.

Bunlar terör örgütünün rahatça hareket etmesini kısıtlayan önemli adımlar.

O toplantıdan sonra Hakan Fidan'ın verdiği mesajlar çok önemli.

Özetle terörle mücadele konusunda bölge kritik bir dönemeçten geçiyor.

Ankara gibi Bağdat da iki önemli gelişmeyi takip ediyor.

Bunlardan biri, İmralı'dan terör örgütüne gelen "silah bırak ve kendini feshet" çağrısı.

O çağrıya Kandil'in nasıl cevap vereceği merakla bekleniyor.

Eğer örgütün dağdaki elebaşları Abdullah Öcalan'ı dinler de dediğini yaparsa, o zaman her şey çok daha farklı olacak.

Bu durumda PKK'lı teröristlerin hayata karışması, hatta belki de siyasete dahil olması Irak'ta da pekala mümkün olabilir.

Sonucu beklenen bir diğer önemli gelişmeyse, PKK/YPG terör örgütünün paravan yapısı SDG'nin Suriye'de yeni hükümetle imzaladığı anlaşmanın seyri.

Terör örgütü bazı bölgeleri hükümet güçlerine devretmeye başladı.

Silah bırakacak mı, Suriye'de üniter devlet sistemine entegre olacak mı göreceğiz.

Yaşanacak gelişmeler doğrudan Türkiye, Suriye ve Irak'ı etkileyecek.

Huzur ve sükûnetin gelmesinde, istikrarın sağlanmasında belirleyici olacak.

Türkiye konuyu kendi topraklarında neredeyse tamamen çözdü lakin komşu ülkelerde de çözülmedikçe kalıcı bir sonuca ulaşmak mümkün değil.

Irak ve Suriye'nin bir şekilde kendi iç barışlarını da sağlayıp Türkiye'ye terör ihraç edilmesinin önünü kalıcı olarak kesmeleri şart.

Günler ne getirecek, göreceğiz.

Bir yanda Kandil, diğer yanda Haseke...

Terör örgütünün Irak'ın doğusundan Suriye'nin doğusuna uzanan bu alanda, ikisinin tam ortasında önemli bir sıçrama noktası var.

O da Irak'ın kuzeybatısındaki Sincar.

PKK'lı teröristler zamanında DEAŞ terör örgütüyle mücadele bahanesiyle buraya yerleşti ve geri dönmedi.

Sincar dağını ikinci Kandil yapmaya çalışıyorlar.

Fakat Türkiye burayı kaderine terk etmeyecek.

Hakan Fidan'ın toplantıdan sonra yaptığı açıklama da buna işaret ediyordu.

"Sincar konusunda da endişelerimizi dile getirdik. Onlar da getirdiler. Bunlarla ilgili gelişmeleri yakında göreceksiniz." demişti.

İşte o gelişmelerin ne olacağı, görünüşe göre Kandil'in İmralı'dan gelen çağrıya nasıl cevap vereceğiyle şekillenecek.

Anlaşılan o ki Ankara-Bağdat hattında her senaryoya karşı bir hazırlık, bir plan var.

Peki Kandil "Teröre devam" derse ne olacak?

Yakında görülecek o "gelişmeler" neler olabilir?

Tabii akıllara ilk gelen, bölgeye bir operasyon yapılması.

Eğer gerçekleşirse bu bir ortak operasyon mu olur?

Yoksa Türkiye'nin arka plandan ateş destek vasıtaları gibi unsurlarıyla desteklediği bir Irak operasyonu mu olur?

Ya da sadece Iraklıların kendi imkânlarıyla yapıp Türkiye'den hava istihbaratı gibi takviyeler aldıkları bir harekât mı olur göreceğiz.

Ama görünen o ki bir şeyler olacak.

Üstelik Türkiye'nin güvenlik mekanizmaları dışında ticaret ve kalkınma gibi cezbedici unsurları da kullanarak Bağdat'a operasyon için yeni ve haklı sebepler verdiğini de görüyoruz.

Terörün uzun vadeli olarak ortadan kakması için çok akıllıca bir hamle.

"O sebep ne?" derseniz, bir süredir gündemde olan Kalkınma Yolu Projesi'ni hatırlatmak isterim.

Küresel doğu-batı ticaret rotası üzerinde, çok önemli bir alternatif olmaya aday.

Irak'ın en güneyinden en kuzeyine, Türkiye sınırına kadar demiryolu ve karayolu hattı.

Malların hızla ve kolaylıkla taşınmasını sağlayacak devasa bir proje.

Ve Tabii ki bu projenin geçtiği yerlerde kurulacak tesisler ve özel girişimlerle Irak devasa bir gelir kapısı.

Lakin böyle büyük projeler istikrar ve huzur arar.

Bu proje hayata geçerse, hat Irak'ın kuzeybatısından Türkiye'ye ulaşacak.

Yani tam da PKK'lı teröristlerin temizlenmesi gereken Sincar yakınlarından geçecek.

O bölgede sükûnet, huzur ve istikrar olmalı ki bu proje işlesin de Bağdat'a kazandırsın.

İşte bu nedenle Irak hükümeti de kendisini eskiye göre çok daha fazla PKK terörüyle mücadeleye odaklanmış hissediyor.

Üstelik bunun mutlaka Kandil'e ve PKK'ya destek veren Talabanilerin kalesi Süleymaniye'ye de yansıması olacaktır.

Bu durumda İran'ı da yok saymamak şart.

İran ve Talabanilerin kendilerini PKK'ya verdikleri destek kesmek zorunda hissettikleri bir Irak oluşursa, örgüt orada kolay kolay hayatta kalamaz.

Diplomasinin kıvraklığı, askeri gücün etki ve caydırıcılığı, ticaret ve refahın cazibesi bir araya geldiğinde bambaşka bir Ortadoğu görebiliriz.


Yazarın diğer yazıları